İSLAM'DA KOMÜNİST KORSANLARIN GİZLİ MEZHEBİ: KARMATİLER
Yıllardır Ülkemizde Müslümanlık olarak sadece Sünni mezhebi ve onun dalları okutuluyor, bunların dışındaki tarihsel ve dinsel olgular adeta yok sayılıyor, her türlü Şia ile birlikte Bektaşi-Alevi inancı da dışlanıyor. NEDEN..
Bakın Şimdi size size bugün adını hiç duymadığınız bir İslam mezhebinden söz edeceğim:
KARMATİLER...
Karmatiler: 9. yüzyılda ortaya çıkmış olan ilk İslam komüncüleri. (Siz ''komünistleri'' diye de okuyabilirsiniz.)
__Yani Anadolu'da ''fetret devri'' nde önem kazanan Şeyh Bedrettin hareketinin ataları.
__Karmatilik, gizli bir örgüt: Tarihteki ve günümüzdeki bütün gizli örgütlerin anası; Hasan Sabbah 'ın
__Haşşaşinler 'ine de kaynaklık ediyorlar.
__Fütüvve, yani Ahilik de bunlardan geliyor.
__Hurufi inancı da bunlardan türüyor.
__Arap Yarımadası'nın güneyinde korsanlık yapıyorlar.
__Zenginden alıp yoksula vermek, genel uygulamaları.
__Bu açıdan Robin Hood 'un da ataları.
__930 yılında Mekke'yi fethedip, Hacer-i Esved' i kaçırıyorlar.
__Karmatiler 'le başa çıkamayan Abbasiler, Selçuklu Sultanı Melikşah 'tan yardım istemek zorunda kalıyor.
__İçki haram değil, şarap içiyorlar, güneş doğmadan iki rekat, güneş battıktan sonra da iki rekat namaz kılmanın, yılda iki gün oruç tutmanın yeterli olduğuna inanıyorlar.
__Kıbleleri Mekke değil, Kudüs. Ben Karmatiler 'i ilk kez Dubai hakkında bilgi alırken ve bir kaynak araştırması yaparken öğrendim. (Emre Kongar)
Kongar böyle özetliyor karmatileri.
Prof. Yasar Nuri Öztürk’e göre, Karmatiler, “baldırı çıplak taifesi “ değil, tam aksine ; erdem, ahlak , ve fikir üreten bilginler adamlardır.
Karmatiligin kurucusu ve bu öğretiye adini veren Asat oglu Hamdan Karmat, Küfe yakınında Sawad’da oturan bir yük taşıyıcı, yani hamaldı. Kendisini yetiştiren Al-Huseyin al-Ahvazi (Ö.865-6) adında bir ismaili dai’siydi. Hamdan’nin ikinci ismi Karmat (Çogl. Karamita) sözcüğü Arami kökenlidir ve “kızıl gözlü ve kısa bacaklı” anlamlarina gelmektedir.
Kûfe yakınlarında kendi başına derviş hayatı yaşayan Hamdan, halkın yoksulluğu ve Abbâsîler'in ülkede meydana getirdiği baskıdan yararlanarak “ortak mülkiyet” anlayışını amaç edinen bir ideoloji kurdu. kökenlerini bâbek isyanı ve aşırı katı muhafazakar bedevi geleneğinde aramak gerekir. Zenginlerin malını paylaşmayı ana ilke olarak benimseyen bu tarikat, kısa süre içinde bütün ırak’ta yayıldı. Görünüşte dini, gerçekte ekonomik bir hüviyet taşıyan bu tarikatın politik düşünceleri de vardı. İslâm dini'nin getirdiği kuralların birçoğunu da tabiatıyla yok saymışlardır. mazdeizm ile paralel görüşleri vardır. bunların ultra Şii olarak adlandırılmalarının sebebi de kullandıkları şiddet dolayısıyladır. özellikle Bahreyn'de örgütlenmişlerdir. hatta 2 tane devlet bile kurmaya muvaffak olmuşlardır. sultan melikşah en güçlü kumandanlarını bunların üzerine göndermiş ancak birçok kez başarısız olmuştur ki adı geçen zamanda melik şah, bilinen dünyanın en güçlü hükümdarlarından birisiydi.Bahreyn'de Karmatî devletinin başında bir hükümdar bulunuyor ve halk, altı kişilik bir meclis tarafından yönetiliyordu. bir kişi fakirleştiği veya borçlandığı zaman toplum fertleri tarafından yapılan yardımlar sayesinde eski haline gelebiliyordu. bölgeye gelen yabancı bir zanaatkârın yerleşmesi için gerekli para derhal bulunuyor ve hatta fakirlerin evlerinin tamir masrafları devlet tarafından karşılanıyordu. devlet teşkilatı bazı yönlerden komünizme benziyordu. sözgelişi vergiler toplanıyor ve toplumun fertleri arasında ihtiyaçlarına göre bölünüyordu. ibn haldun'un el-iber adlı eserinde geniş bilgi vardır.
Karmati faaliyetlerinin en büyük merkezi durumuna gelen Bahreyn’de güçlü ve ikdisadi bakımından başarılı ve dayanıklı bir devlet kuran Karmatiler,Fatimiler’dende büyük maddi ve manevi yardım alarak Bağdat’da ikâmet eden Abbasi Halifelerine korkulu günler yaşattığı Öğretilerini“ Ihvanussafa Risalaleri“(ResailuIhvani’s eserde bütünleştirmişlerdir.Karmati muhalefet hareketinin Zenc isyanıyla doğrudan bir bağlantısının kanıtı olarak Küfe’deki Sahibuzzenc ile Karmat görüşmesi tarihe Taberi tarafından not düşülmüştür
Karmati öğretisinin derinliği ve örgütlenme ilkelerinin gizliliği öylesine kati ve disiplinliydi ki onun tarihini yazanların ve okuyucuların akıllarına durgunluk vermekteydi. Bu gizlilik örgüt geleneği Babai ve Simavnali ve daha sonra Masonluk gibi örgütlerde ve Alamut kalesi direnis örgütü lideri .Hasan Sabah örgütünde de etkisini göstermistir.
Ebu Tahir, Kabe baskını olayı ile Karmati tarihinde es görülmemiş bir ilerici eylem yapıp Hacerülesved’i yerinden sökerek alaycı sakilde Ahsa’ya götürmüştür. 317/930 yılında Kabe’de toplanan Hacıları toplayıp kılıçtan geçirdikten sonra Kebenin örtüsünü yırtar Zemzem suyu kuyusunu tahrip eder ve Hacerülesved’i yerinden söker.Bu ünlü eylem hakkında türlü tülü şayeler ve yorumlar yapılmışsa da Ebu Tahir yaptığı eylemin doğruluğunu savunarak eylemin arkasında durmuş Halife Muktedir Billah’a su mektubu göndermiş: “ Eğer bu ``Allah``’in evi (Beytullah ) dediğiniz yer, gerçektende öyle olsaydı hiç kuskusuz simdi gökten üstümüze ateş yağacaktı. Ama durum hiç de öyle değil. Biz o Kabe’de aralıksız cahiliye haccı yapmaktayız.Gerçek şu ki Arşin Rabbi olan Allah ne ev edinir ne de sığınak”
Halife Ömer’e göre; ise Hacerülesved’in hikayesi şöyledir: “Allah’a yemin olsun ki , ey taş, sen sadece bir taşsın. Ne zarar verebilirisin , ne de yarar sağlayabilirsin.Ama Allah Resulü’nün seni öptüğünü gördüğüm için sana dokunamıyorum.”
Tarihci Arnold Toynbee Tabiata tapınmanın şuuraltı ve kitle psikolojisini su ifadelerle açıklar : „ Dinlerden , başka bir deyişle insanin şuuraltından tabiata tapma eğilimi asla sökülüp atılamamıştır. Büyük dinler bile belirgin emirleri icine tabiata ibadeti (worship of nature) koymuşlardır. Hacerülesved, hatta Kabe bunun örneklerinden biridir.
Bir kişi fakirleştiği veya borçlandığı zaman toplum fertleri tarafından yapılan yardımlar sayesinde eski haline gelebiliyordu.Bölgeye gelen bir zanaatkârın yerleşmesi için gerekli para derhal bulunuyor ve hatta fakirlerin evlerinin tamir masrafları devlet tarafından karşılanıyordu.Sözgelişi vergiler toplanıyor ve toplumun fertleri arasında ihtiyaçlarına göre bölünüyordu.(Boswarth,İslam Devletleri tarihi s.9)
Hamdan, komünistlik modele çok yakin, mükemmel bir ekonomik sistem geliştirdi. Hamdan’in sayesinde Arab kabileler arasında ismaili Aleviliği çok meşhur oldu. Her yandan toplanıp gelen insanlar, büyük ve tek bir aile olarak buraya yerleşmeye başladılar. Hamdan mülklerden, koyunlar keçiler ve ziynetten gelen gelirleri toplamak için köylerdeki dai’leri görevlendirdi. Bu toplananlar ortak sermayeyi (hazineyi) oluşturdu. Buradan giyinip çıplaklıklarını örtündüler. Harcamalar duyulan ihtiyaca göre yapılıyordu. Hiç kimse yoksul değildi. Ve hiç kimse bir diğerinden zengin değildi. Bütün erkekler, daha fazla üreterek daha fazla itibar kazanmak için çalışıyorlardı.
Kadınlar örgü ve dokumadan, çocuklar kus bakımından kazandıklarını biriktirdiler. Sonra herkes kazançlarını getirip Dai’ye teslim etti. Hiç kimse kılıcından ve silahından başka bir şeyin sahibi değildi. Bu ekonomik siyasetle Karmatiler, pek çok gayri memnun kabileleri ve Mevaliyi (yabancılar) kendilerine çektiler. Ana üs alani olarak hizmet gören kalelerinden, Abbasi iktidarı kalelerine hücumlar yaptılar. (Asghar A.Engineer, agy.s.31)
Savaş ganimetleri, talanlar, harç ve verilerden gelen tüm kazançlar Dar al Hicra’nin, Karmati toplumunun ortak hazinesine yatırılıyordu. Bir sosyalistik federe devlet sistemi içerisinde ayrı bölgelerdeki başkentler-Dar al-Hicra’lar birbirleriyle ilişki halindeydiler. Abu Said tarafından daha da geliştirilen yönetim düzeninde ‘‘ortakçı ve eşitlikçi ilkeler’’ büyük rol oynamış. Bu ilkeler, herkesin ayni şeylere sahip olması, tarım arazisinin islenişi, vergilerin toplanması, harcamaların düzenlenmesi, olanakları kısıtlı olanlara çeşitli tiplerde devlet yardımı yapılmasında gözükür.
Devlet birey yaşamının her türlü güvencesini sağlamıştır. Elbette ki, kendi dışında bulunan dünya ayni yönetim sistemine geçmeden yaşayamayacaklarını düşünemediler.
Karmati kadrosu bir yandan vurucu timler örgütlerken ayni zamanda dahiler olan birinci derecede bilgi adamlarıydı bu örgüt kadrosu . Çöl’ün kavurucu sıcağında sosyal adalet için verilen kavgada, hayli büyük bir kitle desteğine sahip olan bu insanlar örgütlerini artik devletleştirerek herkesin çalışıp üretime katılmasıyla tipik bir klasik Sosyalist sistemin yaratıcısı ve uygulayıcısıydılar .
Ihvan-i Safa üzerine birkaç söz
Son saptamalara göre, 961-986 yılları arasında dönemin bilginleri tarafından Basra’da düzenlenmiş olan ihvan-i Safa (Temizlik-Doğruluk Kardeşleri), birisi ‘‘içindeki konuları’’ kapsamak üzere tam 52 Risale’den (kitapçık) oluşan ansiklopedik bir yapıttır. Risalelerin yazımına daha önce başlandığı anlaşılıyor. Belki önce büyük İsmaili dai’si Abdullah bin Kaddah (Salman-i Farisi’nin oğlu olduğu düşünülmektedir) ve arkadaşları, sonra halefleri Muhammed b. İsmail, Abdullah b. Muhammed ve Muhammed’in torunu Ahmet dahil birbirini izleyen imamların koruması-gözlemi altında yazılmıştır. ihvan-i Safa yazıcıları arasında imam Ahmet’in adi zaten geçmektedir Ayrıca Tevhidi, ibn al-Kifti, Sahrazuri gibi tarihçi ve filozofların yani sıra Abu Süleyman Busti, Mukaddasi, Ali ibn Harun Zancani, Muhammed ibn Ahmet Narcuri ve Avfi’nin imzalari bulunmaktadir.
ihvan-i Safa, Proto ismaili Alevilerin (Karmatiler) inançsal, siyasal, egitimsel ve yönetimsel yasamlarini düzene koyan ögretilerini resmen kurumlastiriyor. Ayni zamanda iki yüzyıla yakin sürmüş olan Sosyalistik Karmati Federe devletinin anayasası ve yasalarını oluşturmaktadır. Ayrıca 4 büyük bölüme ayrılmış olan ihvan-i Safa fizik, matematik, botanik (bitki), doğa, coğrafya, müzik, mantık, astroloji, sayısal ve felsefi-metafizik bilimleri içeriyordu. Örneğin 14 risale ma-tematik, mantık ve yüksek eğitim sorunlarını; 17 risale psikoloji dahil doğal felsefe, 11 risale mistik ve astrolojik sorunları kapsıyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder