30.11.08

Kültürel Bir Gerilla


Dr.Rıza Reistusi anlatıyor:
O, üstü kapalı kültürel bir gerillaydı. Ateşli konuşmalarıyla, Şah’lık rejiminin ideolojik meşruluğunu, geniş bir çerçevede ele alarak, aydın bir yorum ve araştırmacı bir şiveyle soru altında bırakıyordu.
O; şehadet, cihat, imamet gibi kavramları gün yüzüne çıkardı ve yorumladı. İslam’ın Devrimci çehrelerinden; Ebuzer’i, Selman’ı, Ammar’ı ve Bilal’ı bizlere tanıttı. Şia’nın rehberiyet anlayışını, Ali’yi, Hüseyin’i, Fatıma’yı, İmam Seccad’ı, Zeynep’i… derinlemesine incelemek suretiyle, İslam’ın inkılapçı hattını, olağan üstü bir güzellikle, gençlerimizin önüne serdi.
Dr.Şeriati’nin sloganı şuydu:
“Şehit olanlar Hüseyin’ce bir iş yaptılar. Kalanlar ise Zeynep’çe bir iş yapmalıdırlar. Bu ikisinin dışında kalanlar Yezit’tirler.”
Bu slogan o günlerde tüm gençliğin sloganı olmuştu.
Şaban Ali Lamui’, Hikayethay-i ez Zindigiy-i Doktor Şeriati, Kalem yay. Tahran, H. Ş. 1377./ M.1998, s.315
Şeriati ve Muhalif Çizgisi / Haşim AGACARİ
[İdama Mahkum edilen Muhalif akademisyen Haşim Agacari'nin 19 Haziran 2002 Tarihli Konuşması.]
Geleneksel İslam, resmî din adamlarının, papaların nasıl bir süreç geçirdiklerinin ve yüzyılların birikiminin doruk noktasıdır. Geçmiş zaman ve gelenekler, zamanla kutsallaşır ve dindarlık elbisesine bürünür, süslenir ve korunur. Zamanla bu geleneklerin tarihsel öğeleri ve anlayışları, ilk çıktıklarında gerçekten alışılmadık olaylar olsalar bile böylece güvenilir hale gelirler. Geçen yüzyıldaki değişimleri düşünün anayasal devrimimiz döneminde Ruhanî Din Adamları tarafından [20’inci yüzyılın ilk yarısında] kimya, fizik ve modern bilimi mahkum eden bir makale yazılmıştı, çalışmanın özeti, “Kimya, Allah’ın olmadığını söyler.” di! Bugünün benzer efendileri, bilimlere karşı çıkmazlar, örnek olarak bugün otomobile binmenin caiz olduğunu savunmaktadırlar.
Ruhanî düşünürlerin anlayışları ve yorumları, İslam’ı bağlamaz. Bunlar, onların şahsî anlayışlarıdır. Onların, eğitim hakları ve Kur’an’ı anlama hakları olduğu gibi, bizim de aynı haklarımız bulunmaktadır. Biz, eğitim hakkımızla Kuran’a yöneliriz ve kendi anlayışımızı geliştiririz. Bu anlayış, bize başkası tarafından buyrulamaz. Kur’an’dan çıkarttığımız sonuçlarla olması gereken İslam’dan geleneksel İslam’ı ayrıştırırız. Biz bugünün terminolojisinde orijinal içeriği Orjinal metne başvurunun ve anlamaya yönelik çabanın, tanımladığını düşünüyoruz. . .
Bugünün insanının, 21. yy’da bir Müslüman olmayı arzulayan birisi olduğu açıktır. O 21.yüzyıldadır, 1400 yıl öncesinin Mekke ve Medinesi’nde yaşayan insandan farklı bir kimsedir. O, İslam’ı bugün anlarken her üretimde, Kitabı sanki kendisine iniyormuş gibi düşünmelidir, Bugünün müslümanı mesajın muhatabı ve tebliğcisidir. . .
Biz, kavrama hakkımızla kendi yaklaşımlarımızla bu mesajı yorumlarız ve kendi koşullarımızı temel alırız. Eskiden yaşamış kişilerin fikirlerini kabul etmek ve onların sadece, tarihten geldiği için geleneklerine bağlanmak gerilemeyi doğurur. Bu taklitçiliktir.
Yıllar boyunca gençlik, Kur’an’ı okumadan vazgeçirildi. Onlara, Kur’an’a gereksinimin, düşünmekte yetkili olmayan (!) kimselere gerekli olmadığı anlayışı vaaz edildi. Oysa Ali Şeriati öğrencilerine kendi araştırma ve yorumları için ilmî metotlarını geliştirmenin yolunun Kur’an’ı okumakta olduğunu söyledi. Bu metotlar insanı, birçok konunun daha derin ve daha iyi anlayışına götürebilir. Resmî Din Adamları eski yöntemin argümanlarını taşırken, bu arenada yarışamazlar…
“İslam’da Din adamlığı sınıfı yoktur” gerçeği bilinseydi tüm Ruhanî sınıfı, işlerinden olacaklardı.. Rahipler ve birçok başlıklardan oluşan hiyerarşi, sonradan ortaya çıkmıştır… Geleneksel İslam’daki ruhani rahiplerinin Gerçek İslam’da yeri yoktur.
Dr. Şeriati, bize İslam’da öğreten bir dostun, öğretmenin var olduğu söylemiştir. İslam’la ilgili bir öğretmen, taraftarlara ihtiyaç duymaz ve bilgisini liderliğin bir yolu olarak düşünmez. Öğrenci de, öğretmene tapmaz. Bugünün öğrencisi, yarının öğretmeni olabilir. Bu ilişki, eleştiriyi kapsar.
O, taklitçi değildir. İnsanlar, anlamadan taklit etmesi için yaratılmış sirk maymunları değildir. Bir öğrenci anlamalıdır ve öğretmeninden ayrılıncaya kadar onun anlayışını artırması için uygulama ve gayret içinde olmalıdır.
Din bugün, hükümeti kontrol etmektedir ve ruhanî rahipleri, gücün koltuğunu işgal etmektedirler… Bizim istediğimiz İslam, geleneksel İslam değildir, Öze dönüş İslam’ıdır. İslam’la ilgili muhaliflik, entelektüel, yaşamsal ve insancıldır, ve gerçekte bir gelişimci dindir…
Bizim, bugün ihtiyaç duyduğumuz Din, kendi özgür şahsiyetlerinin ve değerler insanının olduğu bir dindir. Geleneksel dinlerle kıyaslarsak, fanatikler, insani hakların nahoş ihlallerine eğilimlidirler. Onlar kendi katı esaslarına güvenirler, yasaları bildirmek onlar için kolaydır, Temel yaklaşımları şöyledir: “Bizden olmayan herhangi birisi, bizim düşmanımızdır…”
İslami Muhalefet, süregelen bir projedir.. Anlayışımız ve dinimiz eğer sahte din’e karşı eğilmezsek ihtiyaçlarımızı ve koşullarımızı değiştirir, biz dik durarak eleştiri yapmalıyız ve düşünürken dinimizin yapısını ıslah etmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi